CHP Sözcüsü Faik Öztrak, bugün CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ait değerlendirmelerde bulundu. Öztrak, şunları söyledi:
* “Kibir, ayağa bağlanmış taş üzeredir. Kibirle ne yüzülür ne de uçulur. Kibre düşenin gözleri görmez, kulakları duymaz. Kalbi hakikatlere karşı mühürlüdür. Kibir, Şeytan’ın en sevdiği günahtır. Kibre düşmüş, hübris hastalığıyla malul olmuş Erdoğan, 2014’te çıktı, ‘Ben, alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım’ dedi. Tüm yetkileri kendinde toplayarak ülkeyi tek başına yönetme hırsını açık etti.
* ‘Verin kardeşinize yetkiyi’ dedi, ‘Türkiye’yi uçuracağım’ dedi, tüm yetkileri kendinde topladı. Sonunda da bir çuval inciri berbat etti. Ucube şahsım rejiminin inşasının başlamasıyla milletimizin iki yakası bir ortaya gelmedi. Sofraların rahmeti kaçtı. Vatandaşlarımız gülmeyi unuttu. Sarayın kibirlisi, kendine rejim inşa ederken evvel devletin ‘adalet’ direğini çökertti.
* 8 yıl evvel Memleketler arası Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 59. sırada olan Türkiye, 2022’de 116. sıraya düştü. 8 yılda 57 basamak birden geriledi. Adalet kaybolunca, memlekette yolsuzluk, hırsızlık, arsızlık, hadiseyi adiyeden oldu. Milletin kesesinden, bir avuç dolar baronunun, faiz lobilerinin, bir avuç yandaş müteahhidin, bir avuç rüşvetçinin kasalarına hortum bağlandı.
“KOPKOYU BİR İSTİBDAT, ÜLKENİN UFKUNU KARARTTI”
* Türkiye, son 8 yılda, Milletlerarası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 43 basamak birden düştü. Haksızlığa, hukuksuzluğa, yolsuzluğa ve arsızlığa milletimiz ses çıkaramasın diye saray, giderek otoriterleşti. Kopkoyu bir istibdat, ülkenin ufkunu kararttı. Türkiye, bu ucube rejimin inşası ve uygulanması sürecinde, İnsani Özgürlük Endeksi’nde 77 basamak birden geriledi. 165 ülke içerisinde 139’unculuğa düştü.
* Sarayın kurduğu bu haksız, hukuksuz, adaletsiz, yolsuz sistem, milletin sofrasındaki ekmeği de çalıp götürdü. Ne diyor Orhan Veli; ‘Bu nizam bu türlü mi gidecek? Pireler filleri yutacak; yedi nüfuslu haneye üç buçuk tayın yetecek.’ Saray ve şürekâsı, milletin kesesinden, kornişona sarılı dana rozbifleri efuliler eşliğinde gövdeye indirirken, gece de sindirmek için manda yoğurduna kestane balları katıp yerken millet, yedi nüfuslu hanede üç buçuk tayına muhtaç oldu.
“TEK ADAMLIK HEVESİ, 9 YILDA MİLLETİMİZİN GELİRİNİ 150 MİLYAR DOLAR ERİTTİ”
* Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dedikleri ucube, güzelim memleketimizin rahmetini kaçırdı. Tek adamlık hevesi, 9 yılda milletimizin gelirini 150 milyar dolar eritti. Her birimizin geliri, 3 bin 97 dolar geriledi, 10 bin doların altına düştü. Bu bereketli topraklarda ekmek herkese yetecekti aslında; tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete harami.’
“KENDİLERİNDEN EVVELKİ 79 YILDA VAZİFEYE GELEN 57 HÜKÜMETİN KULLANDIĞI KAYNAĞIN 4 KATINI 20 YILDA HARCADI”
* Erdoğan hükümetleri, daha evvel hiçbir hükümete nasip olmayan inanılmaz kaynakları yedi, bitirdi. Kendilerinden evvelki 79 yılda misyona gelen 57 hükümetin kullandığı kaynağını 4 katını 20 yılda harcadı. Milletin önüne, menzili 2023 olan maksatlar koydular. Sözler verdiler. Bu sözleri sokaktaki Ahmet Efendi, Mehmet Efendi vermedi. 2011’de Erdoğan verdi.
“1999’DA G-20 ÜYESİ OLAN TÜRKİYE’Yİ ERDOĞAN, EN BÜYÜK 20 İKTİSAT LİGİNDEN DÜŞME HUDUDUNA GETİRDİ”
* 2023’e geldiğimizde Türkiye, dünyada en büyük 10 iktisat ortasına girecekti. Bıraktık birinci 10 ortasına girmeyi, 1990’da birinci 20 iktisat ortasına giren, 1999’da G-20 üyesi olan Türkiye’yi Erdoğan, en büyük 20 iktisat liginden düşme hududuna getirdi. 2023’te ulusal gelirimizi 2 trilyon dolara, fert başına gelirimizi 25 bin dolara, ihracatımızı 500 milyar dolara çıkarma, işsizliği yüzde 5’e düşürme kelamı vermişti. Erdoğan, verdiği her kelamın altında ezildi. Millete taahhüdünün yarısını bile tutturamadı.
“VERDİĞİ SÖZLERİ TUTMAYAN SİYASETÇİ, MİLLETİNDEN ÖZÜR DİLER, KOLTUĞU BIRAKIR”
* Bir yahut birkaç kişiyi aldatmak ayıptır, günahtır ancak koskoca bir milleti aldatmak ise suçtur. Verdiği sözleri tutmayan siyasetçi, milletinden özür diler, koltuğu bırakır. Erdoğan, dün partisinin vilayet liderlerini Sübhaneke boncuğu üzere karşısına dizdi, gözlerinin içine baka baka, ‘Verdiğimiz kelamların hepsini tuttuğumuzu anlatın’ talimatını verdi. Bu ortada, başarısızlığına mazeret üretmekten de geri durmadı. ‘Dünya bir toz bulutuydu’ diye başladı. Seyahat olaylarından girdi, ‘Covid-19′ dedi, ‘dış güçler’ dedi, Rusya-Ukrayna savaşından çıktı. Mazeretleri saya saya bitiremedi.
* Ne diyelim? ‘Oynamayı bilmeyen gelin ya ‘yenim dar’ ya ‘yerim dar’ dermiş.’ Erdoğan, vilayet liderlerinin ardına saklanmayı bıraksın, kendi yanlışlarının vebalini onlara yüklemesin. Kendisi çıksın milletin önüne, bu mazeretleri, palavraları, gözlerinin içine baka baka millete bir kendisi anlatsın bakalım.
“ARADAKİ KAYIP, AVRO CİNSİNDEN YÜZDE 200 FAİZ YAPAR”
* Şu ‘Pi Pi Pi’ dediği ne menem bir şeyse… Saray, evvel, hesapsız kitapsız avroyla, dolarla dağıttığı garantilerle milletten, geçmediği köprünün, geçmediği tünelin, uçmadığı hava alanlarının parasını nasıl aldığının, havuz müteahhitlerine nasıl peşkeş çektiğinin hesabını bir versin. Çanakkale’de üç köprü parası garanti verip, bir köprüyle yetinenler, artık çıkmış, ‘Biz bunları bütçeden yapmaya kalksaydık faizini bile ödeyemezdik’ diyor. Nereye gitti iki köprü parası? Ortadaki kayıp, avro cinsinden yüzde 200 faiz yapar.
“ERDOĞAN’IN MİLLETİMİZ NEZDİNDE TASDİKNAMESİ HAZIRDIR”
* Siyasetçi, yalnızca yaptıklarının değil, yapmadıklarının da tutmadığı kelamların de hesabını verir. Erdoğan’ın oturduğu koltuk, mazeret üretme yeri değil, tahlil üretme yeridir. Milletimiz aslında sizin ne yaptığınızı görüyor, biliyor. Notunuzu veriyor. Millete verdiği sözleri tutmayan, sorumluluktan vebadan kaçar üzere kaçan Erdoğan’ın milletimiz nezdinde tasdiknamesi hazırdır. Kelamlarının de hiçbir kıymet-i harbiyesi kalmamıştır. Milletimiz, Erdoğan’ın tasdiknamesini eline tutuşturmak, meskenine göndermek için sandığı dört gözle beklemektedir.
“TÜRKİYE’Yİ BÜYÜK BİR DEMOGRAFİK TUZAĞA DÜŞÜRDÜ”
* Bu ucube sistemin inşası, memleketimizin huzurunu, sofralarımızın rahmetini kaçırmakla kalmadı, milletimizin zürriyetini de bitirdi. Bunu biz söylemiyoruz, Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun sayıları söylüyor. Bu ucube rejimin inşasından bu yana, memlekette yeni doğan bebeklerin sayısı çakılmış gidiyor. Çocuk, bir meskenin sevincidir, umududur fakat insanlarımız yarınlarını göremiyor, geleceğine umutla bakamıyor ki bu dünyaya çocuk getirsin. Bu ucube rejim, Türkiye’yi büyük bir demografik tuzağa düşürdü. Bu ülkenin evlatlarını küstürdü. Suriyelisini, Afgan’ını, Faslısını, Bangladeşlisini ülkemize doldurdu.
“UCUBE REJİM ELİNDE ÜLKEMİZİN ORTA DİREĞİ, GEÇTİK HAYAT HENGAMESİNİ, HAYATTA KALMA ARBEDESİ VERİYOR”
* Bu ucube rejimi inşa etme sevdası, ülkemizde yalnızca adaleti, devlet kurumlarını, gelecek gayelerini çökertmekle kalmadı, ülkemizin orta direğini de çökertti. Orta direk dediğimiz, devlet dairesinde memurdur, fabrikada emekçidir, dükkanda esnaftır, kahvede emeklidir. Bir ülkenin orta direği ne kadar güçlüyse toplumu da siyaseti de iktisadı de o kadar güçlüdür. Bir ülkenin orta direği ne kadar huzurluysa haneler de o kadar huzurludur. Fakat bu ucube rejim elinde ülkemizin orta direği, geçtik hayat hengamesini, hayatta kalma arbedesi veriyor. Memleket, memleket olmaktan çıktı, Survivor setine döndü. Bu ucube rejim elinde öğretmen, ay sonunu getiremiyor. Hekimler, hemşireler, hastanelerde şiddet görüyor. Mühendisler kan ağlıyor. Emekliye dışarıda bir çay içmek haram oldu. Bilhassa 2018’den sonra orta direğin hali Türkü kelamına döndü; ‘El veriyor, el veriyor. Orta direk bel veriyor. Döndüm baktım sağ yanıma. Orta direk can veriyor.’
“MİLLETİMİZİ, TARİHİMİZİN EN MÜTHİŞ ENFLASYON TSUNAMİSİ ALTINDA EZDİ”
* Bu ucube rejim, orta direği dört bir yanından azaba aldı. Orta direğe takılan en büyük azap, ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ safsatası oldu. Bu safsata, paramızı pul etti. Milletimizi, tarihimizin en vahim enflasyon tsunamisi altında ezdi. Bu safsatanın ilan edildiği 2021’in ağustos ayından bu yana enflasyon, İstanbul Ticaret Odası’na nazaran yüzde 134, Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’na göreyse yüzde 100 oldu. O gün 500 liraya alınan mal ve hizmet, bugün bin liraya alınamıyor. Çarşı, pazar kan ağlıyor. Mutfakları alevler sardı. Bu ucube rejimin sebep olduğu enflasyon, orta direğin belini kırdı.
“ERDOĞAN MEMUR MAAŞINI, EMEKLİ AYLIĞINI MEZADA ÇIKARDI”
* Orta direğe vurulan ikinci büyük azap, şahsen ‘Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’ eliyle yapıldı. 2022’de enflasyon, İTO’ya nazaran yüzde 93, TÜİK’e nazaran yüzde 64 oldu. TÜİK enflasyonu ile İTO enflasyonu ortasında 29 puan fark oluştu. Bugüne kadar böylesi görülmedi. Bir de Enflasyon Araştırma Kümesi’nin (ENAG) enflasyonu var. O da yüzde 138. Orta direk çarşıda, pazarda ENAG enflasyonunu, İTO enflasyonunu yaşadı. Fakat maaşlar, fiyatlar, aylıklar TÜİK enflasyonuna nazaran hesaplandı. Biz isyan ettik, millet isyan etti. Bu sefer Erdoğan, memur maaşını, emekli aylığını mezada çıkardı. Devlette ciddiyeti bitirdi. Hesap kitap bilmediğini bir kez daha gösterdi. Bunlar devlet mi yönetiyor, evcilik mi oynuyor, sahiden belirli değil. Devlet idaresinde bu kadar plansızlık, programsızlık ne görüldü ne de yaşandı. Rüzgarın önündeki yaprak üzere savruluyorlar.
“PEKİ İŞ MEMURA, EMEKLİYE GELİNCE BİREBİR ERDOĞAN NEDEN YÜZDE 55 ARTIRIM YAPMIYOR?”
* 2023’e girerken trafik cezalarına yüzde 123, pasaport harçlarına yüzde 123, doğal gaz hizmet bedeline yüzde 84, özel okul fiyatlarına yüzde 65 artırım yaptı. Lakin sıra memura, emekliye, dul ve yetime gelince Erdoğan’ın gönlünden kopan, topu topu yüzde 30 artırım oldu. Oraya da bizim zorumuzla taksit taksit geldi. Özel kesim minimum fiyatlı çalışanına yüzde 55 artırım yapıyor; Erdoğan da bunu, kendi veriyormuş üzere alayiş valayişle açıklıyor. Pekala iş memura, emekliye gelince tıpkı Erdoğan neden yüzde 55 artırım yapmıyor? Zira Erdoğan, Yörük sırtından kurban kesmeye alışmış. Diğer bir şey bilmiyor.
* Memura, emekliye, dul ve yetime verilen bu yüzde 30 artırım kâfi mi? Alışılmış ki yetmez. 2002’de bu ülkede net minimum fiyat 184 lirayken en düşük memur emekli aylığı 377 lira, en düşük personel emekli aylığı 257 lira, en düşük esnaf emekli aylığı ise 150 liraydı.
“ERDOĞAN’IN YAPTIĞI, EYT’LİLER DE DÂHİL, 15 MİLYON EMEKLİNİN HAKKINI GASP ETMEKTİR”
* 2002’deki emekli aylığı-asgari fiyat oranını tutturmak için bugün, en düşük esnaf emekli aylığının 6 bin 923 lira, en düşük emekçi emekli aylığının 11 bin 861 lira, en düşük memur emekli aylığının 17 bin 377 lira olması gerekiyor. Pekala o ne verdi? 5 bin 500 lira. Artık çıkmış, ‘En düşük emekli aylığını 5 bin 500 lira yaptım’ diyerek emekliye caka satıyor. Erdoğan’ın yaptığı, EYT’liler de dâhil, 15 milyon emeklinin hakkını gasp etmektir.
“‘ENFLASYON EN ADALETSİZ, EN SİNSİ VERGİDİR’ DERKEN İŞTE BUNU KASTEDİYORUZ”
* Erdoğan, yalnızca emeklinin değil, memurlarımızın da haklarını gasp etti. İstanbul Ticaret Odası, yıllardır, ortalama bir ücretlinin muhatap olduğu enflasyonu ölçüyor. 2021’in ikinci yarısında uygulamaya konan ‘sözde model’ sonucunda ortalama memur maaşındaki artış, daima enflasyonun altında kalmış. Şu turuncu alan, memurların refah kaybını gösteriyor. 2021’in başından 2022’nin sonuna kadar ortalama bir memurun cebinden enflasyonla çalınan ölçü, tamı tamına 26 bin 427 lira. ‘Enflasyon en adaletsiz, en sinsi vergidir’ derken işte bunu kastediyoruz.
“ORTA DİREĞE BİR DİĞER AZAP, KUZEY KORE TİPİ KUMANDA İKTİSADIYLA VURULDU”
* Orta direğe bir öteki azap, Kuzey Kore tipi kumanda iktisadıyla vuruldu. Para siyaseti, saray eliyle değersizleştirildi. Merkez Bankası direkt Saray’a bağlandı. Örtük başlayan sermaye denetimleri aleniyet kazandı. Döviz kurunun ne olacağına, kimlere hangi faizden ne kadar kredi verileceğine, kredilerin nereye harcanacağına, yurt dışına ne kadar para transfer edilebileceğine, bu transferlerde hangi evrakların isteneceğine saray ve şürekâsı karar vermeye başladı.
“BORSA İSTANBUL, KÜÇÜK YATIRIMCININ SİLKELENDİĞİ BİR GAZİNOYA DÖNDÜ”
* Gece yatarken farklı, sabah kalkınca farklı kurallar uygulandı. Piyasa iktisadı bitti. Kumanda iktisadı geldi. Orta direğin elindeki 3 kuruşluk tasarrufu, sarayın müellifi olduğu manipülasyonlarla hiç edildi. Mevduat ve DİBS faizlerini; dolar, avro, altın getirilerini, enflasyon tsunamisi sildi, süpürdü. Kimsenin elinde bir şey bırakmadı. Borsa İstanbul, küçük yatırımcının silkelendiği bir gazinoya döndü.
“TEK BİR GÜNDE BORSADAKİ KAYIPLAR YÜZDE 7’Yİ AŞTI. PAZARTESİNDEN BU YANA KAYIPLAR YÜZDE 10’U BULDU”
* İşte daha dün yaşadık, gördük. Tek bir günde borsadaki kayıplar yüzde 7’yi aştı. Pazartesinden bu yana kayıplar yüzde 10’u buldu. Borsa balonun şişmesine göz yumup seyirci kalanlar, borsa süratle niyet iki kere ‘devre kapatıcıları’ çalıştırdı. Bu periyotta, Cumhuriyet tarihinin en fecî vurgunları, sermaye transferleri yapıldı. Lakin bu devran bir gün döner. Genel Başkan’ımızın dediği üzere; ‘Herkes yaptıklarının bedelini öder. Küçük yatırımcıyı korumayan kurumlar da haksız zenginleşen çeteler de bedelini öder. Asla yanlarına bırakmayız.’
“SADECE SON 3 YILDA, EMEĞİN ULUSAL GELİRDEN ALDIĞI HİSSE YÜZDE 31’DEN YÜZDE 25’LERE DÜŞTÜ”
* İşte göz nazaran göre vurulan tüm bu azaplarla memur, emekçi, esnaf, emekli perişan edildi. Gelirler orta direkten alındı, sarayın yandaşlarının ve şürekâsının cebine taşındı. Memuru, personeli, esnafı, bir yıl boyunca çalıştı, çabaladı, üretti, katma bedel oluşturdu. Lakin bu ucube rejim elinde, kendi ürettiği refahtan adil hissesini alamadı. Yalnızca son 3 yılda, emeğin ulusal gelirden aldığı hisse, yüzde 31’den yüzde 25’lere düştü. Bunlar benim değil, Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu’nun sayıları.
* İşte en son, orta direk için, seçim öncesi bir konut kampanyası başlattılar. Kampanyanın ayrıntılarına bakınca; kredi var, konut var ancak ‘orta direk’ yok. Kampanya kapsamında bankadan 4 milyonluk kredi çekilse aylık kredi taksiti 38 bin 875 lirayı buluyor. Bakan bir de bunun üstüne, ‘Taksitler, hane halkı gelirinin yüzde 40’ını geçemeyecek’ diyor.
“HÜKÜMETİN, ÜLKEMİZİN SIKINTILARINI ÇÖZME İRADESİ DE KABİLİYETİ DE KALMAMIŞTIR”
* Bakan’ın tanımına nazaran, 38 bin 875 lira ödeyecek bir ailenin aylık geliri 97 bin 188 lira olmalı. Allah aşkına, bu ülkede aylık geliri 97 bin 188 lira olan kaç aile var? Yaptıkları her iş, seçim öncesi göz boyama ve algıya oynama. Bu hükümetin, ülkemizin sıkıntılarını çözme iradesi de kabiliyeti de kalmamıştır. Ancak artık seçime sayılı günler kaldı. Biz, hazırlıklarımızı tamamladık.
“ALTI PARTİNİN SON SİYASİ GAYESİ BELLİDİR”
* 200 yıllık çağdaşlaşma, 150 yıllık Meclis, 100 yıllık Cumhuriyet ve 75 yıllık demokrasi tarihimizdeki bütün ana siyasi akımları temsil eden altı partimizin sayın genel başkanları, dün bir ortaya geldi. Değerli bir toplantı gerçekleştirdi. Altı partinin son siyasi hedefi aşikardır; mevcut ucube hükümet sisteminin devlet ve kamu hayatında yol açtığı tahribatı gidermek, Cumhuriyet’imizi gerçek ve kâmil bir demokratik düzenle taçlandırmak. Altı partinin genel başkanı, bu amaç doğrultusunda yapılan çalışmaları gözden geçirdi. Yapacaklarını belirledi. Hazırlanan ‘Geçiş Süreci Yol Haritası’ ve ‘Ortak Siyasetler Metni’ 30 Ocak 2023 tarihinde kamuoyuna açıklanacak.
“GENEL LİDERLER ORTASINDA İSTİŞARELERİN BAŞLATILMASI KARARI DA ALINDI”
Ayrıca altı partinin sayın genel başkanları, TBMM’de anayasal çoğunluğu elde edebilmek amacıyla milletvekili seçimlerinde uygulanabilecek alternatiflerin çalışılmasına da karar verdi. Ve yeniden ortak cumhurbaşkanı adayının tespiti için genel liderler ortasında istişarelerin başlatılması kararı da alındı. Milletimiz, Altılı Masa’nın gayeye kararlı adımlarla yürüdüğünü, bir kere daha gördü.
“6 NİSAN’DAN EVVEL YAPILACAK BİR ERKEN SEÇİME, ALTI PARTİ OLARAK DAYANAK VERİLECEK”
* Şunu herkes bilsin. Cumhurbaşkanı adayı ve milletvekili seçimleri konusunda tam bir uzlaşı kültürüyle hareket edilecek, seçimlerden sonra da hem yürütmede hem yasamada yeni bir devir başlayacak. Erken seçim tartışmalarının başladığı şu günlerde, önderler kıymetli bir karar daha aldılar. 6 Nisan’dan evvel yapılacak bir erken seçime, altı parti olarak takviye verilecek. Bu tarihten sonra yapılacak bir seçim, erken seçim değil siyaset mühendisliği olduğu için desteklenmeyecek. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’mıza yönelik haksızlığa, hukuksuzluğa karşı altı partinin gösterdiği dayanışma da demokrasimiz ismine çok kıymetlidir.
* Bizler, ülkemizin üstüne çöken kara bulutları dağıtmaya kararlıyız. Ülkemizin geleceğinin yolsuzluklarla, yasaklarla, baskılarla ve yoksullukla karartılmasına müsaade vermeyeceğiz. Cumhuriyet’imizin 100. yılı, toplumsal barışın, insan hak ve özgürlüklerinin, adaletin, demokratik hukuk devletinin, pak siyasetin ve refah toplumunun gerçekleşmesi tarafında, yeni bir başlangıcın yılı olacak. Biz hazırız.”
“CUMHURBAŞKANI ADAYINI ALTILI MASA BELİRLEYECEK”
Öztrak, bir basın mensubunun sorusu üzerine, “Cumhurbaşkanı adayını Altılı Masa belirleyecek. Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, Altılı Masa’nın adayı olacak” yanıtını verdi.
Öztrak, Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu’nun “Cumhurbaşkanı seçilse bile altı genel liderin imza yetkisi olacaktır” kelamlarının sorulması üzerine de “Geçiş sürecinin yol haritası 30 Ocak tarihinde açıklanacak, 30 Ocak tarihinde tüm bu sorulara yanıt bulacaksınız” dedi.
“CUMHUR İTTİFAKI’NIN ADAYININ KİM OLACAĞININ BİZİM İÇİN HİÇBİR DEĞERİ HARBİYESİ YOKTUR”
Öztrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığına ve seçim tarihinin öne çekileceği tarafındaki açıklamalara ait soruya da şu cevabı verdi:
* “Her şeyden evvel şunun altını çizeyim; bundan sonra Erdoğan’a her mevsim kış, bize ise her mevsim bahar, milletimize ise her mevsim yaz olacak. Erken seçim için altı parti tavrını açıkladı. 6 Nisan’a kadar olacak bir seçim, natürel ki erken seçimdir; takviye oluruz. Bu tarihten sonra yapılacak bir seçim ise siyaset mühendisliğidir, bunu konuşmamda söz ettim.
* Erdoğan’ın adaylığı konusu ise her iş Anayasa’da yazılı. Hukukçular tartışır, ona nazaran kararını verir. Cumhur İttifakı’nın adayının kim olacağının bizim için hiçbir değeri harbiyesi yoktur. Daima söylüyoruz; Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı’nın adayı olacaktır.” ANKA